Boşanmalarda para kaçırmanın yeni yolu: Kripto Para

Kripto para, dijital cüzdan, blok zincir, Bitoin, Ethereum, Altcoin, NFT… Özellikle son dönemde bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gittikçe artarak karşımıza çıkan bu kavramları birçoğumuz halen anlamakta ve algılamakta zorlanırken, etrafımızda rakamları her gün çoğalan birçok kişi kripto para piyasasını yakından takip ediyor, işlem yapıyor ve adeta başka bir dilde konuşur gibi bu terimleri kullanıyor. Blok zincir teknolojisine dayalı ve kalıcı olarak hayatımıza giren, dünya çapında ticareti ve ekonomiyi dönüştüreceğine inanılan kripto paranın en önemli özelliği ise, herhangi bir merkezi sisteme, resmi kuruluşa veya aracı kuruma bağlı olmayan ve sadece internet üzerinden şifreler ve dijital cüzdanlar aracılığıyla kullanılan bir sanal para birimi olmasıdır. Başka bir deyişle, kripto para pazarı, henüz devlet kontrolü ve denetimi altında olmayan, işlemlerin anonim olarak yapıldığı bir sanal para pazarıdır. Ülkemizde henüz bir mevzuata bağlı olmayan kripto para pazarının yaygınlaşmasından birçok hukuk dalı da etkilenmiş ve yeni uyuşmazlık alanları oluşmuştur.

Peki bütün bunların boşanmalara etkisi nedir? Bu soruyu cevaplayabilmek için öncelikle ülkemizdeki kanunlara değinmek gerekir. 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren ve yasal mal rejimi olan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”, boşanma durumunda eşlerden her birinin evlilik birliği süresince elde ettiği tüm “edinilmiş” malvarlığı değerinin yarısı üzerinde diğer eşin hak sahibi olduğunu düzenlemektedir. Anılan yasal düzenlemeye göre, eşlerin evlilik birliği süresince çalışmaları karşılığında elde ettikleri maaş, prim vs. gibi gelirler ile SGK ve bireysel emeklilik gelirleri, yaşlılık aylıkları, emeklilik ikramiyeleri gibi gelirler edinilmiş olarak kabul edilir. Çalışma gücünün kaybı neticesinde alınan tazminatlar, mirasen intikal eden gayrimenkullerin kira gelirleri ve edinilmiş mal kapsamındaki malvarlıkları ile alınan taşınır ve taşınmaz mallar veya bunların satışından elde edilen gelirler de yine aynı şekilde “edinilmiş” mal olarak paylaşıma tabidir. “Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesi” veya “Yasal Mal Rejiminin Tasfiyesi” olarak adlandırılan bu hukuki sürece ilişkin talepler ancak boşanma davasının açılmasıyla birlikte ayrı bir dava ile ileri sürülebilmektedir. Çok basit bir anlatımla, boşanma davasıyla birlikte açılan mal rejiminin tasfiyesi davasında, her bir eşin evlilik birliği içerisinde elde ettiği “edinilmiş” taşınır ve taşınmaz malların toplam güncel (karar tarihindeki) değeri hesaplanarak, bu miktarın yarısı diğer eşin parasal alacağı olarak belirlenir. Burada ilk akla gelecek sorulardan biri, mal rejiminin tasfiyesi davalarında eşlere ait taşınır ve taşınmaz malvarlıklarının nasıl tespit edileceğidir. Şayet, kayıt dışı ekonominin zaten çok yaygın olduğu ülkemizde, yasal mal rejiminin tasfiyesi davasının sonuçlarından kurtulmak veya asgari düzeyde maddi külfet altına girmek için eşlerin boşanma aşamasına geldikleri noktada birbirlerinden mal kaçırmak için hazırlıklara girdikleri ve muhtelif yöntemlere başvurdukları bilinen bir konudur. Ancak teknolojinin ilerlemesi ve birçok alanda merkezi dijital sistemlere geçilmesi ile malların gizlenmesi veya kaçırılması önemli ölçüde zorlaşmıştır. Örneğin, bir kişiye ait gayrimenkuller basit bir tapu sorgulaması ile tespit edilebilmekte, aynı şekilde banka hesaplarındaki mevduatlar, araçlar ve şirket hisseleri gibi malların varlığı davaya bakan mahkemeden talep edilmek suretiyle kolaylıkla ispatlanabilmektedir.

Ancak boşanılan eşten mal kaçırmayı zorlaştıran teknolojik gelişmeler bu sefer tam tersine hizmet eden yeni bir alanın açılmasına sebebiyet vermiştir: Kripto Para.

Kripto para, kullanımının Türkiye’de de hızla yayılması neticesinde boşanma süreçlerinde ve mal rejiminin tasfiyesi davalarında gittikçe artan ve boşanma avukatlarını da fazlasıyla meşgul eden bir sorun haline gelmeye başlamıştır. Öncelikle hemen belirtmek gerekir ki, kripto paranın bir malvarlığı olduğu ve evlilik birliği içerisinde kazanılan gelirlerle edinildiği taktirde paylaşıma tabi olacağı konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Tereddüt uyandıran ve yasal mal rejiminin tasfiyesi davalarında kripto para ile ilgili karşımıza çıkan en temel sorun, eşe ait kripto paraların varlığının ispat edilmesidir.

Yukarıda değinildiği üzere, kripto para alım ve satım işlemleri dijital cüzdanlar aracılıyla yapılmakta ve kripto para dijital cüzdanda tutulmaktadır. Dijital cüzdan aslında kişinin kripto para işlemlerini yaparken kullandığı gizli şifreden oluşmaktadır. Dijital cüzdan herhangi bir kişisel bilgi verilmeden ve son derece basit bir işlemle internet üzerinden muhtelif yazılım veya uygulamalar aracılığıyla oluşturulabildiği gibi, bu alanda hizmet veren aracı kurumlarda (Binance, Paribu vb. kripto para borsaları) veya soğuk cüzdan olarak bilinen çevrimdışı kullanılan elektronik cihazlarda saklanması da mümkündür. Ayrıca cüzdan sayısı sınırlaması da bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, bir kişi tümüyle anonim olarak istediği miktarda dijital cüzdana sahip olabilmekte, bu cüzdanlar üzerinden sınırsız sayı ve miktarda işlem yapabilmektedir. Kişiye ait dijital cüzdanda barındırılan şifreler bilinmediği veya bulunmadığı sürece, blok zinciri üzerinden yapılan işlemin kimin tarafından yapıldığının izinin sürülmesi mümkün değildir. Nitekim Antik Yunancadan gelen “kripto” kelimesi “gizlenmiş”, “şifreli” anlamına gelmekte olup, kripto paraların anonim ve izinin sürülmesi neredeyse imkansız olma özelliklerini vurgulamaktadır.

Kripto para, tam da bu anonim yapısı nedeniyle karşımıza henüz aşılması zor bir engel olarak çıkıyor. Kişiler, boşanacağı eşinden mal kaçırmak amacıyla kripto para pazarına girdikleri gibi, evlilik süresince diğer eşin bilgisi dahilinde yapılan kripto para yatırımları da genellikle ispat edilmediğinden paylaşıma girmiyor ve hak kaybına neden oluyor.

Peki o halde, boşanmalarda eşlerden diğerine ait olan Kripto Paraların izi nasıl sürülür?

Öncelikle belirtmek gerekir ki, mal rejiminin tasfiyesi davalarında kripto paraların izinin sürülmesinin en iyi başlangıç noktası, kripto para pazarına giriş ve çıkışların tespit edilmesidir. Bunun için öncelikli olarak başvurulması gereken yöntem, kripto sahibi eşin banka hesap ve kredi kartı kayıtlarının talep edilmesi ve incelenmesi olmalıdır. Kripto para banka hesaplarında tutulmadığından, bankalardan eşe ait kripto para kayıtlarının talep edilmesi mümkün değildir. Ancak kripto para sahibi eş, bir aracı kurum, yani bir kripto para borsası kullanıyorsa, borsaya kaydını yaparken kişisel bilgilerini paylaşmak zorunda olduğu gibi, sadece kendi banka hesabından veya kredi kartından aktarım yapabilmektedir. Bu nedenle, hem eşe ait tüm banka kayıtları talep edilerek banka hesabından hangi kripto para borsasına ne miktarda ve hangi tarihte aktarım yapıldığı sorulmalı, hem ilgili kripto para borsasına yazılarak eş adına kayıtlı hesapların getirilmesi talep edilmelidir. Aktarımın yabancı ülkede bulunan bir kripto para borsasına yapılması halinde ise, yine aynı şekilde banka kayıtlarından hangi borsaya aktarım yapıldığı tespit edilmelidir. Sonuç olarak, eşin kripto para sahibi olduğu biliniyorsa veya bundan şüpheleniliyorsa, mal rejiminin tasfiyesi davasındaki deliller mutlaka geniş kapsamlı yazılarak talepte bulunan eşin hak kaybına uğraması engellenmelidir.

Kripto para borsaları dışında tutulan dijital cüzdanlar bakımından ise büyük bir ispat sıkıntısı olduğunu söyleyebiliriz. Eşe ait şifre bilinmeden söz konusu dijital cüzdanlarda tutulan kripto paralara ulaşılması mümkün olmadığı gibi, kripto paraların varlığı dahi ispat edilemez. Bir eşin üçünü bir kişiye ait soğuk cüzdanı nakit karşılığı satın alması halinde de yine aynı şekilde kripto paraların tespit edilmesi imkansız hale gelmektedir. Böyle bir durumun varlığında, ancak söz konusu soğuk cüzdanın alımı için bankadan para çekildiyse, bu çekilen tutarın tespiti mümkün olacaktır.

Sonuç olarak, eşinden mal kaçırma kastıyla hareket eden eş kripto para borsasından kolaylıkla başka bir dijital cüzdana aktarım yaparak kendisine ait kripto paraların izini yok edebilir veya başından itibaren tüm işlemlerini borsa dışında tutabilir.

Kripto paraların bulunması mevcut düzenlemeler itibarıyla çoğu zaman zor veya imkansız olduğundan, mal rejimi hukukunda mal kaçırmaya yönelik koruyucu hükümlerden yararlanılması kripto mal varlıkları açısından da büyük önem taşımaktadır. Medeni Kanun’un 229. maddesi bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerin edinilmiş mallara değer olarak ekleneceğini düzenlemiştir. Bu bağlamda, boşanma davası açılamadan önce bir eşe ait banka hesaplarından çekilen paralar karine olarak kaçırılmış kabul edilmekte ve davalı tarafça aksi ispat edilmediği taktirde tasfiye hesabında dikkate alınmaktadır. O halde, kripto paraların varlığı ispat edilemese de bu koruyucu hükümden faydalanarak en azından eşin banka hesabından çıkan paraların tespit edilmesi ve tasfiye hesabında dikkate alınması talep edilmelidir. Ancak, bu kanun maddesinden faydalanabilmek için en azından ilk kripto para alımı için eşe ait bir banka hesabından para çıkışının olması gerekir. Kasalarda gizli olarak saklanan veya başkasına ait banka hesaplarından çekilen paraların tespiti mümkün değildir. Ayrıca, kripto paraların bulunması halinde davanın karar tarihindeki rayiç değerleri üzerinden diğer eşin alacağı hesaplanırken, banka hesaplarından çekilen para bakımından çekildiği tarihteki rakam üzerinden güncelleme hesabı yapılarak alacak miktarı belirlenir. Kripto para birimlerinin fiyat değişkenliği ve spekülatif yapısı karşısında hangi hesaplama yönetiminin davacı lehine olacağının tespiti de ayrıca bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bankadan çekilen para ile alınan kripto para değer kaybetmiş ise, o zaman kripto paranın izini bulmaya çalışmak yerine bankadan çekilen paranın talep edilmesi gerekirken, eşe ait kripto para yatırımlarının katlanarak değer kazandığı durumlarda kripto paraların bulunması için bütün mevcut yöntemlere başvurulmalıdır. O halde, dava süresince doğru stratejiyi belirlemek için mutlaka kripto para piyasasını yakından takip eden ve aynı zamanda mal rejiminin tasfiyesi alanında uzman bir avukata başvurulmalı, eşe ait kripto yatırımlara ilişkin sahip olunan tüm bilgiler avukat ile dikkatlice analiz edildikten sonra ise davanın kurgusu hak kaybını ortadan kaldıracak veya en azından asgari seviyeye indirecek şekilde yapılmalıdır. Kripto para piyasasının mal rejimi hukuku bakımından hak kayıplarına yol açacağı şüphesiz olmakla birlikte, doğru hukuki danışmalık ve dava stratejisi ile bu hak kayıplarının önüne geçilmesi veya en azından azaltılması mümkün olacaktır.